Kıyamet Sözlükte "kalkmak,
dikilmek, ayaklanmak" anlamlarına gelen kıyamet bir terim
olarak, evrenin düzeninin bozulması, her şeyin alt üst edilerek yok olması, yok
olan ve ölen şeylerin yeniden yaratılıp diriltilerek ayağa kalkması ve mahşere
doğru yönelmesi demektir. Bu durumda kıyamet genel bir ölümden sonra genel bir
dirilişi kapsamaktadır.
Kıyametin kopması, aklın imkânsız
göreceği bir olay değildir. Çünkü evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olan
Allah'ın, evrendeki düzeni bozması, dolayısıyla bugün tabiatı düzenleyen
kanunların alt üst olması akıl açısından mümkündür.
Kur'ân-ı Kerîm'de kıyametin geleceğinden kuşku
duyulmaması gerektiğini belirten ve kıyamet ile ilgili durumları açıklayan pek
çok âyet vardır:
"İnsan kıyamet günü ne zamanmış? diye sorar.
İşte göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay bir araya getirildiği zaman! O gün
insan ‘kaçacak yer
neresi?’ diyecektir. Hayır, hayır! (Kaçıp)
sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur"
(el-Kıyâme 75/6-12).
"Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü,
denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman,
insanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir
anlar" (el-İnfitâr 82/1-5).
Kur'an'da kıyamet günü; saat,
vâkıa (kesin olarak meydana gelecek olan), et-tâmmetü'l-kübrâ (en büyük felâket
ve belâ), hâkka (gerçek olan), gaşiye (şiddetiyle birden bire halkı saran),
karia (kapıyı çalacak gerçek) gibi isimlerle de anılmıştır.
Kıyamet günü önce müminlerin ruhları alınarak
âhirete göçmeleri sağlanacak, böylece kıyamet, insanların kötüleri ve kâfirler
üzerine kopacaktır (Buhârî, “Fiten”, 5; Müslim, “Fiten”, 53; İbn Mâce, “Fiten”,
24).
Kıyametin Kopacağı Zaman
Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir. Bu
konuda ne Hz. Peygamber, ne ona vahiy getiren Cebrâil (a.s.), ne de zamanı
gelince kıyamet olayını fiilen gerçekleştirmekle görevlendirilecek olan İsrâfil
(a.s.) bu bilgiye sahiptir. Yüce Allah kıyametin kopacağı zamanı ancak
kendisinin bildiğini çeşitli âyetlerde ifade etmiştir. Bu konudaki bazı
âyetlerin meâli şöyledir:
"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak Allah
katındadır..." (Lokmân 31/34).
"Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını
soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan
başkası açıklayamaz. O, göklere de yerlere de ağır gelmiştir. O size ansızın
gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun
bilgisi ancak Allah katındadır. Ama insanların çoğu bilmezler" (el-A‘râf
7/187).
Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste de Cebrâil
(a.s.) iman, İslâm ve ihsan kavramlarının ne ifade ettiğini Hz. Peygamber'e
sorduktan sonra kıyametin ne zaman kopacağını sormuş ve şu cevabı almıştır:
"Bu meselede kendisine soru sorulan, sorandan daha bilgili değildir"
(Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15).
Müslüman için önemli olan, kıyametin ne zaman
kopacağını bilmek değil, onun kopmasıyla başlayacak olan ebedî hayata gerektiği
şekilde hazırlanabilmektir. Kıyametin ne zaman kopacağını bilmek mümkün
değildir. Ancak Hz. Peygamber bazı hadisleriyle onun yaklaştığını gösteren
alâmetlerden insanları haberdar etmiştir.
Kıyamet Alâmetleri
(Eşrâtü's-sâat)
Kıyamet alâmetleri, insan iradesine bağlı olması
veya olmaması, kıyametin kopuşuna çok yakın bulunup bulunmaması durumu göz
önünde tutularak iki başlık altında incelenir: Küçük alâmetler, büyük
alâmetler. Alâmetlerin büyük veya küçük diye nitelenmeleri önemlerinden dolayı
değil, açıklanan sebepten dolayıdır.
1.
Küçük
Alâmetler. Dinî emirlerin ihmal
edilmesi ve ahlâkın bozulması gibi insan iradesine bağlı olarak büyük
alâmetlerden çok önce meydana gelecek olan olaylardır. Peygamberimiz’in
gönderilmesi ve onunla peygamberliğin sona ermesi, ilmin ortadan kalkıp
bilgisizliğin artması, şarap içme ve zinanın açıkça yapılır olması, ehliyetsiz
insanların söz sahibi olması, adam öldürme olaylarının artması, dünya malının
bollaşması, zekât verecek fakirin bulunmaması gibi olaylar kıyametin küçük
alâmetlerinin bazılarıdır (Buhârî,
“Tefsîr”, 79, “Hudûd”, 20, “Fiten”, 25; Tirmizî, “Fiten”, 34; İbn Mâce, “Fiten”,
25; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15).
2.
Büyük
Alâmetler. Kıyametin kopmasının hemen öncesinde meydana gelecek
ve birbirini izleyecek olan olaylardır. Büyük alâmetler, tabiat kanunlarını aşan
ve insan iradesinin dışında gerçekleşen olaylardır. Hz. Peygamber bir
hadislerinde, "Kıyametten önce on
alâmet görmediğiniz sürece dünyanın sonu gelmez" buyurmuş ve bu alâmetleri şu şekilde sıralamıştır
(Müslim, “Fiten”, 39; Ebû Dâvûd,
“Melâhim”, 11; İbn Mâce, “Fiten”, 28):
a) Duman.
Müminleri nezleye tutulmuş gibi bir duruma getiren ve kâfirleri sarhoş eden bir
dumanın çıkışı ve bütün yeryüzünü kaplaması.
b) Deccâl. Bu
isimde bir şahıs çıkacak ve Tanrılık iddiasında bulunacak, istidrâc denilen bazı
olağan üstülükler gösterecek ve Hz. Îsâ tarafından öldürülecektir.
c) Dâbbetü'l-arz.
Bu isimde bir canlı çıkacak, yanında Hz. Mûsâ'nın asâsı ve Hz. Süleyman'ın mührü
bulunacak, asâ ile müminin yüzünü ay-dınlatacak, mühür ile kâfirin burnunu
kıracak, böylelikle müminlerin ve kâfirlerin tanınmaları sağlanacaktır.
d) Güneşin Batıdan
Doğması. Evrenin tek hâkimi Allah'ın emriyle güneş batıdan doğacak, bu
olaydan sonra iman edenlerin imanı, kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir.
e) Ye'cûc ve Me'cûc'ün
Çıkması. Bu isimde iki topluluğun yeryüzüne dağılarak bir süre
bozgunculuk yapmaları da kıyametin bir başka büyük alâmetidir.
f) Hz. Îsâ'nın Gökten
İnmesi. Hz. Îsâ kıyametin kopmasına yakın gökten inecek, insanlar
arasında adaletle hükmedecek, Hz. Peygamber'in dini üzere amel edecek, deccâli
öldürecek, sonra da ölecektir.
g) Yer Çöküntüsü.
Biri doğuda, biri batıda, biri de Arap yarımadasında olmak üzere üç yer
çöküntüsü meydana gelecektir.
h) Ateş Çıkması.
Hicaz taraflarında büyük bir ateş çıkacak ve her tarafı aydınlatacaktır.
Kıyamet alâmetleriyle ilgili olarak hadis
kitaplarımızda pek çok rivayet ve bilgi bulunmaktadır. Âhiretle ilgili diğer
konularda olduğu gibi kıyamet alâmetlerinin mahiyeti konusunda da gerçek bilgi
sahibi yüce Allah'tır. Onların gerçek yüzü bilinemez. Ancak bazı yorumlar
yapılabilir, mahiyeti ise Allah'a havale edilir.
Sûr ve Sûra Üfürüş
Kelime olarak sûr, "seslenmek,
boru, üflenince ses çıkaran boynuz" anlamlarına gelir. Terim olarak “kıyametin
kopuşunu belirtmek ve kıyamet koptuktan sonra bütün insanların mahşer yerinde
toplanmak üzere dirilmelerini sağlamak için İsrâfil (a.s.) tarafından
üfürülecek olan boru”ya sûr denilir. Hz. Peygamber bir hadislerinde sûrun,
kendisine üflenen bir boru ve boynuz olduğunu haber vermişlerdir (Tirmizî,
“Kıyâmet”, 8). Fakat bu borunun mahiyeti insanlar tarafından bilinemez. Sûr da
bütün âhiret hallerinde olduğu gibi dünyadaki borulara benzetilemez.
Kur'an âyetlerinden anlaşıldığına göre, İsrâfil
(a.s.) sûra iki defa üfürecektir. İlkinde Allah'ın diledikleri hariç, göklerde
ve yerde olan her şey dehşetinden sarsılacak (nefha-i feza‘=korku üfürüşü) ve
her şey yıkılıp ölecek ve kıyamet kopacak (nefha-i sâik=ölüm üfürüşü),
ikincisinde de insanlar dirilecek ve mahşer yerinde toplanmak üzere Rablerine
koşacaklardır (nefha-i kıyâm=kalkış üfürüşü) (en-Neml 27/87; Yâsîn 36/51;
ez-Zümer 39/68; el-Hâkka 69/13-16).
İsrâfil'in sûra iki defa üfürmesi arasında geçecek
zaman ise kesin olarak bilinmemektedir.
Bu sayfa için en çok aranan kelimeler: Kıyamet
Alametleri, kıyamet, kıyamet alameti, kıyamet alameti, kıyamet günü ne zaman,
kıyamet ne zaman kopar, kiyamet, kiyamet alametleri, kıyamet alametleri, kıyamet
kopması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder