Siz hala beyninizin yüzde 10'unu mu kullanıyorsunuz?
Yüzyıllardır yaptığımız kitlesel yanlışları, beynimizin yüzde 10'unu kullanabildiğimiz inanışına sığınarak tatlıya bağladık. Fakat son yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu inanış tamamen hurafe... Aslında varoluşumuzdan beri beynimizin yüzde 100'ünü kullanıyoruz! İşin kötüsü; yüzde 100 ile yapabileceklerimiz bu kadar!
Luc Besson'ın son filmi 'Lucy'de, Scarlett Johansson'ın canlandırdığı aynı adlı başkarakter,
vücudunun içine yerleştirilen bir tür sentetik uyuşturucuyla mucizevi bir durum
yaşıyor. Lucy'nin damarlarında dolaşan kimyasallar, beyninin yüzde 100'ünü
kullanmasını sağlayarak, ona insanüstü yetenekler kazandırıyor. Akıl okuma,
telekinezi ve acıyı hissetmeme gibi güçlere sahip olan Lucy'nin tüm algı
kapıları sonuna kadar açılıyor.
Fransız sinemacı Luc Besson'un senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı film, yüzyıllardır insanoğluna inandırılan bir hurafenin
üzerine kurulmuş bir yapım. İnsanın beyninin yüzde 10'unu kullanabildiği
inanışına...
BEYNİMİZDE ÇALIŞMAYAN BİR BÖLÜM YOK
Halbuki bu sadece nörolojik bir mit. Bilim adamları, beyninizin büyük bir kısmının her zaman aktif olduğunu söylüyor.
Hazırladığı popüler bilim videolarıyla YouTube kanalında3 milyona yakın takipçisi olan Mitchell Moffitt, "Çoğu sci-fi kitap insanların beyninin yalnızca yüzde 10'unu kullanabildiğini bize inandırdı ancak bu tamamen saçmalık" diyor, "Neyse ki beynimizi inceleyen modern teknolojiler var da tamamını kullanabildiğimizi öğrendik. Tabii ki hepsini bir anda değil! Yani, beynimizde hiç çalışmayan bir bölüm elbette yok. Bu çok saçma olurdu."
Scientific Amerikan dergisinin araştırmasına göre de, beyin vücudun sahip olduğu enerjinin yüzde 20'sini kullanıyor. Ancak vücudunuzun sahip olduğu ağırlığın çok küçük bir bölümünü oluşturuyor.
PARMAK ŞIKLATTIĞIMIZDA BİLE YÜZDE 90 ÇALIŞIYOR
Cambridge Üniversitesi Psikiyatri kliniğinde Nörobilim üzerine doktora yapan Dr. Muzaffer Kaşer de, “Beynin yüzde 100’ünü kullanıyoruz" diyor. "Beyin görüntüleme araştırmaları sayesinde beynin bir bütün halinde çalıştığını, bağlantıların etkileşim halinde olduğunu ve bir görev yapılmadığında dahi arka planda çalışan aktivitesi (default mode network) bulunduğunu biliyoruz. Parmağımızı şıklattığımızda dahi beynimizin yüzde 90’ını çalıştırıyoruz. Zaten vücudun enerjisinin büyük kısmını kullanan bir organın, çoğunun çalışmadan kalması yaşamla bağdaşmazdı.”
Prof Dr. Ziya Selçuk, konuyla ilgili şunları söylüyor:
BU İNANIŞI EINSTEIN VE REKLAMCILAR OLUŞTURDU
"Beynimizin yüzde 10'unun kullanıldığına ilişkin mitin başlangıcı 1890 yılına dayanıyor. Bir nörolog cerrahın beyin çukuru boşaltığında davranışlarda farklılık olup olmadığını anlamak için yaptığı çalışmalar, bu mitin oluşmasına neden oldu. 1920 yılında Einstein ile yapılan röportaj da mitin yaygınlaşmasını sağladı. Einstein yüzde 10 figürünü kullanarak daha fazla düşünmemiz gerektiğini vurgulamak istemişti. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce ise Amerikalı reklamcılar yüzde 10 figürünü kullanarak müşterilerini etkilemeye çalıştılar. Böylece yüzde 10 miti en yaygın haline ulaştı.
O günden sonra 20'nci yüzyılın sonuna kadar eğitimle ilgili ilgisiz milyonlarca insan bu miti sıklıkla kullanır oldu. Ne yazık ki fonksiyonel MR cihazları ne de beyin cerrahları beynin kullanılmayan bir bölgesi olduğunu söylüyorlar. Beyin esnektir ve nöroplasite özelliği vardır ama bu yüzde 90'ı kullanılmıyor anlamına gelmez. Açıkçası beynimizin yüzde 10'unu kullanıyor olmamız, bitkisel hayatta olmamız anlamına gelir."
BEYNİMİZİ DAHA ETKİN KULLANMAK İÇİN
BEYNİMİZDE ÇALIŞMAYAN BİR BÖLÜM YOK
Halbuki bu sadece nörolojik bir mit. Bilim adamları, beyninizin büyük bir kısmının her zaman aktif olduğunu söylüyor.
Hazırladığı popüler bilim videolarıyla YouTube kanalında3 milyona yakın takipçisi olan Mitchell Moffitt, "Çoğu sci-fi kitap insanların beyninin yalnızca yüzde 10'unu kullanabildiğini bize inandırdı ancak bu tamamen saçmalık" diyor, "Neyse ki beynimizi inceleyen modern teknolojiler var da tamamını kullanabildiğimizi öğrendik. Tabii ki hepsini bir anda değil! Yani, beynimizde hiç çalışmayan bir bölüm elbette yok. Bu çok saçma olurdu."
Scientific Amerikan dergisinin araştırmasına göre de, beyin vücudun sahip olduğu enerjinin yüzde 20'sini kullanıyor. Ancak vücudunuzun sahip olduğu ağırlığın çok küçük bir bölümünü oluşturuyor.
PARMAK ŞIKLATTIĞIMIZDA BİLE YÜZDE 90 ÇALIŞIYOR
Cambridge Üniversitesi Psikiyatri kliniğinde Nörobilim üzerine doktora yapan Dr. Muzaffer Kaşer de, “Beynin yüzde 100’ünü kullanıyoruz" diyor. "Beyin görüntüleme araştırmaları sayesinde beynin bir bütün halinde çalıştığını, bağlantıların etkileşim halinde olduğunu ve bir görev yapılmadığında dahi arka planda çalışan aktivitesi (default mode network) bulunduğunu biliyoruz. Parmağımızı şıklattığımızda dahi beynimizin yüzde 90’ını çalıştırıyoruz. Zaten vücudun enerjisinin büyük kısmını kullanan bir organın, çoğunun çalışmadan kalması yaşamla bağdaşmazdı.”
Prof Dr. Ziya Selçuk, konuyla ilgili şunları söylüyor:
BU İNANIŞI EINSTEIN VE REKLAMCILAR OLUŞTURDU
"Beynimizin yüzde 10'unun kullanıldığına ilişkin mitin başlangıcı 1890 yılına dayanıyor. Bir nörolog cerrahın beyin çukuru boşaltığında davranışlarda farklılık olup olmadığını anlamak için yaptığı çalışmalar, bu mitin oluşmasına neden oldu. 1920 yılında Einstein ile yapılan röportaj da mitin yaygınlaşmasını sağladı. Einstein yüzde 10 figürünü kullanarak daha fazla düşünmemiz gerektiğini vurgulamak istemişti. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce ise Amerikalı reklamcılar yüzde 10 figürünü kullanarak müşterilerini etkilemeye çalıştılar. Böylece yüzde 10 miti en yaygın haline ulaştı.
O günden sonra 20'nci yüzyılın sonuna kadar eğitimle ilgili ilgisiz milyonlarca insan bu miti sıklıkla kullanır oldu. Ne yazık ki fonksiyonel MR cihazları ne de beyin cerrahları beynin kullanılmayan bir bölgesi olduğunu söylüyorlar. Beyin esnektir ve nöroplasite özelliği vardır ama bu yüzde 90'ı kullanılmıyor anlamına gelmez. Açıkçası beynimizin yüzde 10'unu kullanıyor olmamız, bitkisel hayatta olmamız anlamına gelir."
BEYNİMİZİ DAHA ETKİN KULLANMAK İÇİN
- Egzersiz yapın. Özellikle açık alanlarda,
deniz kenarında yürüyüş yapın. Beynin aktif çalışması için oksijene ihtiyacı
vardır.
- Yazmak veya diş fırçalamak için zaman zaman ters elinizi kullanın. Beyin alışık olduğu durumun dışına çıkınca gelişir.
- Televizyondan mümkün olduğunca uzak durun. Monotonluk beyni yorar ve tembelleştirir.
- Farklı aktiviteler, farklı tatlar deneyin. Öğrenmeye açık olun.
- Kendinize güvenin.
- Bulmaca çözüp düzenli kitap okuyun.
- Yeteri kadar uyuyun. Fazla uyku beyni tembelleştirir.
- Hafıza tekniklerini öğrenin ve uygulayın.
- Korku, stres, telaş, zaman baskısı ve şüpheden mümkün olduğunca uzak durun.
- Derin nefes alın. Mümkünse nefes meditasyonu yapın. Yalnızca gözlerinizi kapatıp dikkatinizi nefesinize yöneltmek bile kaslarınızın gevşemesine, zihin egzersizi yapmanıza yardımcı olacak. 5-10 dakikalık bir nefes egzersizi, zihinsel bir iş için sizi hazır hale getirir.
- Yazmak veya diş fırçalamak için zaman zaman ters elinizi kullanın. Beyin alışık olduğu durumun dışına çıkınca gelişir.
- Televizyondan mümkün olduğunca uzak durun. Monotonluk beyni yorar ve tembelleştirir.
- Farklı aktiviteler, farklı tatlar deneyin. Öğrenmeye açık olun.
- Kendinize güvenin.
- Bulmaca çözüp düzenli kitap okuyun.
- Yeteri kadar uyuyun. Fazla uyku beyni tembelleştirir.
- Hafıza tekniklerini öğrenin ve uygulayın.
- Korku, stres, telaş, zaman baskısı ve şüpheden mümkün olduğunca uzak durun.
- Derin nefes alın. Mümkünse nefes meditasyonu yapın. Yalnızca gözlerinizi kapatıp dikkatinizi nefesinize yöneltmek bile kaslarınızın gevşemesine, zihin egzersizi yapmanıza yardımcı olacak. 5-10 dakikalık bir nefes egzersizi, zihinsel bir iş için sizi hazır hale getirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder